Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Cavit Erkılınç, Aydın, İzmir, Manisa, Muğla ve Uşak vilayetlerinde Kurum vazife alanında bulunan gazete ve internet haber sitelerinin temsilcileri ile bir ortaya geldi.
İzmir’de düzenlenen bölge toplantısında konuşan Genel Müdür Erkılınç, hayatın her alanında tasarruf yapmanın günümüzün en değerli gelir kalemi haline geldiğine işaret ederek tasarrufta birinci koşulun teknolojinin sunduğu imkânlardan sonuna kadar yararlanmak olduğunu söyledi.
Süreli yayın kapsamına alınarak resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı kazanan internet haber sitelerinin, gazetecilik mesleğinin devamlılığını sağlaması açısından olduğu kadar, basılı gazeteye nazaran daha düşük maliyetle gazetecilik yapılabilmesi istikametiyle de kıymet taşıdığına değinen Erkılınç, “Film, montaj, kalıp, baskı ve dağıtım üzere gazete basımındaki yüksek maliyetler internet haber sitelerinde yok. Bu çok kıymetli bir kazanım. Mesleksel manada en büyük artısı ise bilhassa toplumsal medya nedeniyle dakikalar içerisinde yeniliğini yitiren haber içeriklerinin okurlara süratli bir formda ulaştırılması. Sıcak olayları, gazetede olduğu üzere ekspres baskı yapmadan sıfır maliyetle anlık duyurmak mümkün, çok daha kolay. 20 yıldır mesleğini icra eden arkadaşlarımızın kanayan yarası haline gelen özlük haklarına kavuşması bir öbür değerli kazanım. Muhakkak sayıda minimum fikir personeli çalıştırılması mecburiliği sebebiyle 3 binden fazla işsiz gazeteci arkadaşımızın iş sahibi olması çok değerli. Bu nedenle diyorum ki siz felaket senaryosu yazanlara bakmayın. Basılı gazete dalı küçülebilir, gazete sayısı azabilir lakin gazetecilik asla ölmez” dedi.
“YÜZÜMÜZÜ AĞARTACAK YAYINLARA GEREKSİNİM VAR”
Tüm teşebbüs ve uğraşlara karşın resmî ilan adetlerinde her geçen yıl hissedilir azalma görüldüğünü kaydeden Erkılınç, bu düşüşte, resmî ilan fiyat tarifesinin yüksekliği ile kurumların gazeteler aracılığıyla ilan yayımına sıcak bakmaması kadar mesleksel manada kronik meselelerini çözmemekte ısrar eden gazetelerin de tesirli olduğunu söz etti.
Gazetelerde yayımlatılmak istenmeyen ilanların kazanılması hedefiyle yürüttüğü temaslar sırasında, bir kamu görevlisinin farklı vilayet ve ilçelerde yayımlanan birtakım gazete örneklerini toplantıya getirerek, “Bu yayınlara mı 40-50 bin liralık ilan vermemizi istiyorsunuz?” sorusuyla görüşmeye başladığını aktaran Erkılınç, “Gazetelerin desteklenmesinin bir devlet siyaseti olduğunu vurgulayarak ‘şu kadar gazeteci istihdam ediliyor, yerelde demokrasiyi işletiyorlar, kentlerin silinmeyen hafızası, yaşanan olayların arşivini tutuyorlar’ formundaki sözlerimiz artık pek de karşılık bulmuyor. ‘Yüzümüzü ağartacak yayınlara muhtaçlığımız var’ lafını boşuna kurduğumu kimse sanmasın” ihtarında bulundu.
Gazetelerin resmî ilanlar yoluyla sübvanse edilmesi modelinin bilinenin bilakis gazetelerin tüm masraflarının karşılanması manasına gelmediğinin altını çizen Erkılınç, yeniden de masrafların kıymetli bir kısmını karşılayan resmî ilanların, adet olarak azalması nedeniyle “yaraya merhem” olma özelliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu vurguladı.
“HEM YANLIŞSIZ HEM YANLIŞ BİR ORTADA OLMAZ”
Mevcut ilan kapasitesinin korunmasının yanı sıra yeni gelir modellerinin oluşturulmasına yönelik birçok çalışma yürütüldüğünü belirten Erkılınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son bir yıldır gazetelerimizin güç birliği yapmasının üzerinde ısrarla duruyoruz. Bunu iki sebeple istiyoruz. Birincisi; ilan pastasının gazetelerin masraflarını karşılamada yine güçlü hale gelmesi. İkincisi; daldaki rekabetin artması, kaybolan mesleksel reflekslerin tekrar kazanılması ve hasebiyle nitelikli yayınlara kavuşmak. Biz kimseye zorla ‘internete geçin’ demediğimiz üzere ‘birleşin’ de demeyiz. Vaktinde internete müracaat etmeyenler artık dizlerini döverek ‘yeniden müracaat hakkı tanıyın’ diye baskı kurmaya çalışıyorlar. Bu güç birliği problemi de tam manasıyla bu türlü bir durum. Bakın asla Kurumun demiyorum; tabiatın kendi kuralları vardır ve bu kurallar, adapte olamayanlara karşı çok acımasızdır. Daima ziyan ettiğinizi söylüyorsunuz ancak ne hikmetse ziyan eden işletmenin kurtuluşuna vesile olacak tahlillere soğuk bakıyorsunuz. Bu sıkıntıda hem yanlışsız hem yanlış bir ortada olmaz.”
“HAK EDENE HAKKINI VERIRKEN DAYANAK GÖRMÜYORUZ”
İlan adetlerinin artırılması, yeni ilanların sisteme alınması, mevzuat düzenlemeleri, resmî ilan fiyat tarifesi üzere hayati bahislerde basının güçlü takviyesine ve sesini yükseltmesine muhtaçlık duyulduğunun altını çizen Erkılınç, “Öyle bir devirden geçiyoruz ki Resmi Gazete’ye bakmadan yastığa başımızı koyamıyoruz; ‘ansızın bir gece yarısı ilanlarımız yasal zorunluluktan çıkar mı?’ diye. O saatten sonra kime kaygımızı anlatırız bilemiyorum. Bizim çok güçlü durmamız ve birbirimize sıkı sıkıya bağlı olmamız gerekiyor. Şu mahsup sorununu dahi ortamızda çözemedik. Gazeteyi basmıyor, dağıtmıyor, işçisinin maaşını ödemiyor, gönderilen ilanı yayımlamıyor yahut rutin prosedürü yerine getirmiyor; buna karşılık mahsup uyguladığımızda kıyamet kopuyor. Mahsubun karşılığı olan para Kurumun kasasına girmiyor. Gazetesini basan, dağıtan, maaşları gününde ödeyen, gece gündüz çalışarak bize ve okurlarına karşı sorumluluğunu yerine getirenin hakkını veriyoruz. Aldığımız tüm idari kararların özünde hak edene hakkının teslim edilmesi var. Gerçek apaçık ortadayken; mahsup uyguladığımız yayının öfkelenmesi ve suçlayacak birilerini araması üzere refleksleri bir kenara bırakırsak, hakkı yendiği için hakkını teslim ettiğimiz yayınlarımıza ne demeli? Bir taneniz çıkıp da ‘Bizim hakkımız yenmiş, Basın İlan Kurumu da hakkımızı verdi. Kimseyi cezalandırmıyor, adaleti sağlıyor, problem bundan ibaret’ diye yazmıyor yahut konuşmuyor. Kurumumuzu, keyfi ilan vermemek yoluyla baskı yapmakla suçlayanlara karşı, ‘Yanılıyorsunuz, aslında o iş size anlatıldığı üzere değil’ formunda uyarmıyor. Bu da bir kamu vazifesi değil mi? Bu gerçeği görmezden gelerek Kurumumuzu töhmet altında bırakan yahut bırakılmasına müsaade eden paydaşlarımız en büyük ziyanı yeniden kendilerine vermektedir. Diğerlerinin hakkını savunması gereken basınımız, neredeyse kendisini ilgilendiren tüm sorunlarda kendi hakkını dahi savunamaz duruma gelmemeli” sözlerini kullandı.
“İNTERNET SİTESİ OKURLARI BİR GÜNDE NEREYE GİTTİ?”
Kurumun son Genel Konsey Toplantısında alınan kararla internet haber sitelerine yönelik taban ziyaretçi trafiği oranlarını yüzde 50 azalttıklarını belirten Erkılınç, o gün yaptığı konuşmada, karar sonrası kimi internet sitelerinin trafiklerinin yeni minimum sayılara düşeceğini söylediğini hatırlattı. Kelamlarının bir kehanet içermediğini, tersine “bot” satın alan haber sitelerinin yakinen takip edildiğinin uyarısı ve bilgiye dayalı bir öngörü olduğu kaydeden Erkılınç, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Sizlere sormak istiyorum. İzmir’de 69 bin, Aydın’da 59 bin, Manisa’da 26 bin, Muğla ve Uşak’ta 5 bin internet sitesi okuru bir günde nereye gitti? Allah esirgesin büyük bir felaket yaşandı yahut bölge genelinde internet çizgileri tümüyle arızaya geçti de bizim mi haberimiz olmadı? Yanıtını çok yeterli bildiğimiz soruları sormaktan açıkçası hicap duyuyorum. Basılı gazetedeki deneyimlerinizi internete taşıyın, buna çok gereksinimimiz var. Ancak lütfen, makûs alışkanlıklarımızı bu alana getirmeyin. Bunu yaparsanız sanmayın ki her şeye yine başlayabileceğimiz bir mecramız daha ortaya çıkacak.”
Erkılınç, 21 Kasım Perşembe günü Bursa’da gazete ve internet haber sitelerinin temsilcileriyle bir ortaya gelecek.